Bölüm 5: Ve Her Paniklinin Yolu "Şizofren miyim Acaba" dan Geçer!

Aslında kalp krizi geçireceğini düşünenler mi daha şanslı yoksa şizofren olacağını düşünenler mi bilmiyorum. Ya da panik - atak olup şizofren olacağını zannetmek mi daha iyi yoksa hakikaten şizofren olup şizofren olmadığını zannetmek mi. (:
Kendi adıma cevap vermem gerekirse benim rotam zaten psikiyatristten başladı, acil servisten değil. Yani kalp krizi geçiriyorum değil deliriyorum sandım. O yüzden bana göre şizofren olmak daha korkunç-tu!
Bu korkuyu yoğun olarak 2 - 3 gün yaşadım. 2011'in son demlerinde 6 yıl sonra "Birkaç ayınızı alacağım canım" diye geri gelen anksiyetelerim sayesinde. Bu sefer alarm böyle çaldı dedi doktor. Aslında çok da farklı değildi. 6 yıl önce de delirme alarmıyla gitmiştim doktora. Son defasında ise profesyonel bir teşhisle gittim: ben sanırım şizofren oldum ya da tez zamanda olacağım!
"Neden" dedi doktor; "Nereden çıktı?"
"İnternette okuduğum belirtilerin çoğu aynen bende var"
...

Şimdi size akılda kalıcı olmasından mottolar halinde yazacağım. Daha doğrusu gözünüze sokacağım desem daha yerinde olur:

* Şizofreni doktorların dediğine göre ve şizofrenlerin halinden tavrından anlaşıldığı üzere içgörü bozukluğudur. Yani kişi kendini bilmez. Dolayısıyla şizofren miyim acaba ya da olur muyum acaba diye endişeleniyorsanız İYİ YOLDASINIZ!

* Şizofrenler zaten bu durumu inkar eder. Ayrıca sanmıyorum ki hiçbir şizofren kendisine şizofren teşhisi koyar. Yani kısacası onlar şizofrendir, şizofren değilim der. Biz şizofren değilizdir, ŞİZOFRENİM DERİZ!

* Şizofren olmak pek kolay bir iş değildir. Görülme sıklığı %1 idir. Ayrıca genetik geçiş kısmı da var. Yani gaipten sesler uydurup duymaya çalışarak zorla ŞİZOFREN OLAMAZSINIZ!

* İnternette belirti okuyup kendimize adapte etmek çok sevimli bir iştir. Ancak bataklık gibidir, çektikçe çeker. O yüzden ben son zamanlarda asosyalim, içime de kapandım, çok düşünceliyim, kesin şizofrenim diye havalara girmeyelim. Bazı durumlar insanlık halidir, üzüntüdür, tasadır, anksiyetedir, odur budur. İçinizde vızırdayan sineği ÖLDÜRÜN!

* Sonuncu ve bence en önemli madde ise iki hastalık tipinin birbirinden farklı mekanizmalara sahip olmalarıdır. Bu biraz da kişisel düşüncem ama açık ve net anlaşılıyor. Şunu anlatmak istiyorum ki şizofrenler çevresel etkiler, acılar, kaygılar, baskılar, şiddetler vs karşısında sanki daha bir içe kapanırlar. Fakat bizim bünyeler ise bunu engellemek için çeşitli alarmlar devreye sokar. Sanki bu yolun önünü tıkamak istercesine ortalığı velveleye verip çözüm ister. Bulana kadar da alarmı susturmaz. Şayet şizofrenlerin de bünyeleri alarm sistemini devreye soksaydı o sinsi bataklığın içine çekilmezlerdi. Demem odur ki bir insan ya şizofren olur ya panik - atak. İkisi aynı anda OLAMAZ?!

Bu kadarının yeteceğini düşünüyorum. En azından benim kadar kafayı buna takmış biri için yeterli olmuştu. Şimdi affınıza sığınarak aşağıdaki karikatürü ekliyorum. Ama hak etmiyor değiliz yani.

Sevgiler!


2 yorum:

  1. Ilk defa boyle bir mantikli makele okudum

    YanıtlaSil
  2. Dostum çok teşekkür ederim bende delirme ve şizofreni korkusu var aynı senin gibi bir nebzede olsa rahatladım

    YanıtlaSil